Kadın hakları, yalnızca bireysel özgürlüklerin korunması değil, aynı zamanda toplumların refahı ve sürdürülebilir kalkınma için kritik bir gerekliliktir. Bugün dünya genelinde birçok ülke toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve kadınların yaşamın her alanında güçlü bir şekilde var olabilmesi için somut adımlar atmaktadır.
Örneğin, İzlanda, kadın-erkek ücret eşitsizliğiyle mücadelede öncü bir ülke olarak 2018 yılında yürürlüğe giren Eşit Ücret Yasası ile aynı işi yapan kadın ve erkeklerin eşit ücret almasını zorunlu hale getirmiştir. İzlanda bugün toplumsal cinsiyet eşitliği endekslerinde üst sıralarda yer almaktadır.
Bir başka örnek olan Ruanda, 1994 yılındaki soykırım sonrası kadınların toplumsal hayata aktif katılımını sağlamak amacıyla kapsamlı reformlar gerçekleştirmiş, bu çalışmalar sonucunda bugün dünyada kadın milletvekili oranının en yüksek olduğu ülke konumuna ulaşmıştır.
İspanya ise, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelede 2004 yılında hayata geçirdiği yasa kapsamında mağdur kadınlara hukuki destek, sığınma hizmetleri ve rehabilitasyon olanakları sunmaktadır. Bu yasa sayesinde şiddet vakalarının azaltılması hedeflenmiş ve farkındalık çalışmaları ülke genelinde yaygınlaştırılmıştır.
Tüm bu örnekler gösteriyor ki, kadınların güçlenmesine yönelik her politika ve uygulama, yalnızca kadınları değil, toplumun tamamını ileri taşır. KIZÇEV olarak bizler, dünyanın farklı noktalarında atılan bu kararlı adımları yakından takip ediyor, Türkiye’de genç kadınların eğitim ve kariyer yolculuklarında yanlarında olmak için çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, eşitlik bir lütuf değil, temel bir insan hakkıdır.